Uzay Madenciliği: Kurgu mu, Gerçek mi?
Mayıs 21, 2023

Uzay Madenciliği: Kurgu mu, Gerçek mi?

NASA raporu, asteroit kuşağındaki asteroitlerin mineral zenginliğinin, dünyadaki her insan için 100 milyar doları aşabilen bir değere sahip olduğunu öne sürüyor. Madencilik kitabı Mining the Sky’ın yazarı John S. Lewis ise, çapı bir kilometre olan bir asteroidin yaklaşık iki milyar tonluk bir kütleye sahip olacağını söylüyor. Güneş sisteminde bu büyüklükte bir milyon asteroit olabilir. Lewis’e göre bu asteroitlerden birinin 30 milyon ton nikel, 1.5 milyon ton metalik kobalt ve 7.500 ton platin içermesi büyük bir olasılık. Buradan da anlaşılacağı üzere uzay madenciliği gelecek ekonomisi üzerinde oldukça önemlidir. Söz konusu uzay madenciliği olduğunda 2023 sonunda hedeflenen Ay’a sert iniş projesi Türkiye uzay madenciliği açısından da bir başlangıç noktası olabilir. Gelin tüm insanlık için gelecek vadeden uzay-asteroit madenciliğine birlikte göz atalım

Uzay Madenciliği Nedir?

Uzay madenciliği(asteroit madenciliği), tıpkı dünya üzerinde bulunan altın, kobalt, bor madenlerinde olduğu gibi uzayda yer alan ve çoğunluğu kayalıktan oluşan küçük gezegenlerden ve uzay boşluğundaki asteroitlerden değerli maddelerin çıkarılmasıdır. Asteroit madenciliği sırasında da bu tür ve değerli ve yarı değerli ham maddeler çıkarılır. Uzayda çıkarılan bu mineraller ve tüm elementler hem uzayda hem de dünyada kullanılabilir. Ayrıca bu malzemeler satış için dünyaya getirilebilir. Fakat şu anda asteroit madenciliği ve malzeme nakliyesinin maliyeti söz konusu olduğunda oldukça zor bir süreç ve pek mümkün görünmüyor. Bununla birlikte yeni yöntemler geliştirilmekte ve olası maden alanları, uygun asteroitler araştırılmaya devam etmektedir. Sonuç olarak asteroit madenciliğine olan talebin dünyanın doğal kaynakları giderek kıtlaştıkça artmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu nedenle uzay madenciliği uzak değil yakın gelecekte hem ekonomik hem sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. 

Madencilik için Uygun Asteroit Tipleri

Bir asteroit üzerinde maden işletmesi kurmayı hedeflemek basit bir ekonomi meselesidir. Bir asteroit madeni inşa etmek milyarlarca dolara mal olurken malzemeleri dünyadan Ay’a veya Mars’a taşımaktan çok daha ucuzdur. Fakat bilim insanları asteroitlerin nasıl taşınacağına değil, Asteroid Mining için uygun madenlere ve asteroitlere odaklanır. Bu nedenle gezegene ya da asteroide varış ve hız, bu madencilik türünde iki büyük faktördür. Maliyetleri düşürmek ve zaman kaybı yaşamamak adına ilk deneysel madencilik çalışmaları için yerküreye en yakın asteroitler seçilmiştir. Bu ilk asteroitlerden çıkarılan malzemeler, nesneleri dünyanın yörüngesine taşıma maliyetini azaltmak için uzay tabanlı üslerde kullanılması planlanıyor. Peki nedir bu asteroit tipleri? Muhtemel madencilik alanları olarak tanımlanan C-Tipi, S-Tipi ve M-Tipi dahil olmak üzere 3 ana asteroit türü vardır. 

  • C-tipi asteroitler (%75), bir madencilik görevinin maliyetini düşürmeye yardımcı olabilecek büyük miktarda su içerir. Bu tip taşların diğer önemli özelliği ise gübre üretiminde kullanılan fosfor ve organik karbon içermesidir.
  • S-tipi asteroitler (%17), çok fazla metal içerir. Örneğin altın, platin, nikel ve kobalt bulabilirsiniz. Bazı asteroitler 50 kilogramdan fazla altın, platin ve 650.000 kilogram başka metaller içerir. Bu değerli madenler, asteroit madenciliğinin artan maliyetini dengelemeye yardımcı olabilir.
  • Asteroitlerin geri kalanı M tipine aittir. Bunlar S-tipi ile karşılaştırılabilir, ancak on kata kadar daha fazla metal içerir ve bulunması oldukça zordur. 

Birçok asteroit, Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağındadır. Bunun ötesinde, dünyaya daha yakın olanlar da var – Yakın Dünya Nesneleri (NEO) olarak bilinirler – bunlar erken dönem uzay madenciliği görevleri için en çekici olanlardır.

Uzay Madenciliği Ekonomisi

Çoğumuz bir asteroidi büyük bir uzay kayası olarak düşünürüz. Çok özel değil ve ilk bakışta pek değerli değil gibi görünür. Ancak geleceğin girişimcileri bu konuda çok farklı düşünüyor. Çünkü uzay madenciliği düşük maliyetli bir iş değildir, bu yüzden harcanan emeğe, maliyete ve zamana değip değmeyeceğini meşru bir şekilde sorgulayabilirsiniz. Yeniden kullanılabilir fırlatıcıların kullanımı gibi uzay yolculuğu daha az maliyetli hale getirilmeye devam edilirse uzay madenciliği kesinlikle çok büyük getirisi olan bir girişim. Ancak her girişimde olduğu gibi ekonomik riskler olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin, uzay madenciliği mevcut ekonomimiz üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olabilir. Asteroitlerden büyük miktarlarda çıkarabilecek ham maddeler, arzın talebi aşmasına neden olabilir ve bu da bu malzemelerin değerini büyük ölçüde azaltabilir. 

Uzay madenciliği yapmak zorlu bir süreçtir, ancak sadece süreç değil uyulması gereken kuralları da vardır. Dış Uzay Antlaşması olarak adlandırılan OST, 1967 yılından bu yana temel olarak uzay araştırmalarının tüm ülkelerin yararına olması gerektiğini açıkça ortaya koyar. Bu anlaşma yapıldığında asteroit madenciliği söz konusu olmadığından belirli maddeler içermez. Ancak söz konusu uzay araştırmaları olduğundan genel olarak aynı kapsam altında değerlendirilebilir. Bununla birlikte kaynaklar iyi kullanılırsa uzay madenciliğinin dünyayı daha iyi bir yer haline getirebileceği de unutulmamalıdır. Burada kıt olan veya gelecekte kıt olacak malzemeler konusunda bize yardımcı olabilir. Diğer bir avantaj ise madenciliği uzaya taşırsak, dünyadaki çevresel ve iklimsel hasar riskinin de büyük ölçüde azalacağını düşünüyorum.

Nihayetinde mesele, uzay madenciliğinin olup olmayacağı değil, dünyamızı ne zaman ve nasıl değiştireceğidir.

Uzay madenciliği hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki videolara göz atabilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=JWahaO8Ck50 

https://www.youtube.com/watch?v=8Z1JjGQAKSI 

Konu Hakkında

İlgili Yazılar