EĞİTİM DEVRİMİ VE MİLLİ EĞİTİM MODELİ
Ekim 1, 2020

EĞİTİM DEVRİMİ VE MİLLİ EĞİTİM MODELİ

Yapay Zeka (AI) kavramı günümüzde çok sıklıkla karşımıza çıkıyor. Çoğunlukla 4. Endüstri devrimi kapsamında taşımacılık, ilaç ve fabrika üretim hatları gibi şeylere uygulanmasında bahsediliyor. Aslında terimi doğru tanımlayabilen de çok az. Kısaca açıklarsak, Yapay Zeka, makinelerin insanlar için etkili bir şekilde düşünme yeteneğidir. Yapay Zeka ile makineler bizi bireysel olarak anlayacak ve sürekli değişen uyaranlara ve verdiğimiz sinyallere bağlı olarak bilgi akışını uyarlayacaklar. 

İki boyutlu bir hologram veya robotik form alan AI, – insanlık tarihinde ilk defa – bizi bireysel ve kolektif olarak çok yüksek bir seviyede algılayabilecek makineler inşa etmemize izin veren devrimci bir konsepttir.

Veya, daha teknik terimlerle ifade etmek gerekirse, AI, hedeflerine ulaşmak için ortamını algılayan ve buna adapte olan, insan tarafından yaratılmış bir makine tarafından dijital olarak kontrol edilen bir süreçtir. 

Bu makineler, kuşkusuz hayatımızı son derece kolaylaştıracaklar. Arabalarımızı sürmek veya takvimlerimizi organize etmek gibi mekanik işlere vakit ayırmamız gerekmeyecek. Ancak zaman içinde sadece mekanik işleri değil, çocuklarımızı büyütmek ve yaşlılarımıza bakmak gibi daha duygusal işlerle de ilgilenmeye başlayacaklar.

AI konuları tartışılırken ne yazık ki belki de en büyük değişimin yaşanacağı eğitim göz ardı ediliyor.

Şu anda dünyada insana robot gibi olmayı öğreten bir eğitim sistemi var. Ancak teknolojik gelişmelerin ışığında insanları tam insan olmaya teşvik eden bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.

Aslında, makineler bizi daha bilinçli olmaya, daha eleştirel düşünmeye ve kendimizi çok daha net ve sofistike bir şekilde ifade etmemize itecek.

Eğitimde AI ile insan olmanın anlamı olan her şeyin yeşermesini göreceğiz.

AI insanların düşünce ve etkileşim şeklini değil, zekanın tanımını değiştiriyor. 

IQ bir zamanlar insanların etkili düşünme ve bilgi edinme yeteneklerini ölçmenin en etkili yolu olarak kabul ediliyordu. Ancak bu hızla değişiyor. Makinelerin IQ’su olacağına göre, daha önce önemsiz sayılan diğer insani yetkinlikler çok önem kazanıyor. Bunlar merak zekası, duygusal zeka, sanatsal zeka, kişisel zeka, dijital zeka, ahlaki zeka, manevi zeka ve kolektif zeka olarak tanımlanabilir.

Ben bu son devrimin birçok nedenden dolayı oldukça radikal olduğuna inanıyorum. Öncelikle,  teknoloji ile “fabrika okul modeli”nde yüzlerce yıldır eğitimde var olan sınıf engelleri ortadan kalkacak ve öğrencilerin kişisel özelliklerine göre bireysel öğrenme yolculukları tasarlanacak. 

Özellikle Türkiyemiz gibi kalabalık genç nüfusa sahip gelişmekte olan ülkelerde eğitimde ki bu fırsat doğru kullanılırsa çok iyi eğitimli nesiller yetişecektir. 

Dolayısıyla, ülkemiz 21. yy’a liderlik edecek nitelikli insan gücüne sahip olacaktır. Gençlerimizi bu yöntemlerle eğitirken toplumun geri kalanına da güncel yetkinlikler kazandırmalıyız. Böylece toplumsal fırsat eşitliği sağlayacağız.

Zeynep DERELİ

Konu Hakkında

İlgili Yazılar